Müzikle çok küçük yaşlarda uğraşmaya başladı. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitim gördü. Profesyonel sahne çalışmalarına Grup Lokomotif’in üyesi olarak başladı. 90’larda Volvox grubunun bir üyesiydi. 1994 yılında solo çalışmalarına başladı. 1995 yılında “Kime Ne” adlı ilk albümünü çıkardı. Bu albümü 98 yılında “Öz”, bir yıl sonra “Laubali”, 2002’de “Tek Başıma”, 2005 “10987654321”, 2010 “Bana Bi’şey Olmaz”, 2013 “Kargalar” albümü takip etti. Kariyeri boyunca yedi adet albüme imza attı.
2000 yılında “Yaz Rüzgarı” isimli bir televizyon programı sunan Özlem Tekin beyaz perdede de karşımıza çıktı, oynadığı filmlerden Hokkabaz’ı tavsiye ederim. Güzel bir oyunculuk sergilemiş kendisi. Ayrıca tiyatro sahnesinde de karşımıza çıkan Özlem Tekin Mucizeler Komedisi oyununda yer aldı. Eğer Mucizeler Komedisi’nde Özlem Tekin sahnelerine bakarsanız o güzel enerjisini hissedeceksiniz. Zaten Özlem Tekin böyle birisidir, enerjisini televizyondan bile belli ediyordu, samimi bir insandı. İnsanda, sanki uzun süredir tanışıyormuş hissi uyandırıyordu. Konuşma tarzı, düşünceleri, duruşu… Rock müzikle uğraşıyordu, haliyle tarzı “farklıydı”. Çok güzel bi tarzı vardı. Sahne performansları başarılıydı, yaptığı işi biliyordu. Hep; yapıyordu, ediyordu dedim, çünkü şu sıralar köy hayatı yaşıyor, müziği bırakmış durumda. Tabii ki bu biz dinleyiciler için kötü bir şey, kimse istemez sevdiği sanatçıların müziği bırakmasını,gönül ister ki sonsuza kadar müzik yapsınlar. Ancak işler böyle yürümüyor. Müziği bırakma nedenini bilmiyorum, hem de böylesine severken… Ancak değerinin bilinmediğini düşünüyorum. Özlem Tekin ülkemizin en değerli sanatçılarından birisiydi, çok güzel işlere imza attı. Kendisi benim en sevdiğim sanatçılardan birisiydi ve hala dinlerim, dinlemeye de devam edeceğim.
Yazar: Uğur ÇAKMAK